21. yüzyılda başta iklim değişikliği olmak üzere, yapay zekâ dönüşüm, stratejik hammaddeler, savaşlar, yaptırımlar, göçler, Çin ve Hindistan'ın yükselişi gibi birçok farklı etken, küresel rekabet ortamını hızla değiştirmektedir. Sadece Batıda değil, tüm dünya toplumlarında çevresel ve sosyal talepler artmaktadır.

Avrupa Birliği bu değişen koşulları dikkate alarak Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Kritik Hammaddeler Yasası'nı, ABD ise yeşil enerji yatırımlarına kapsamlı destek içeren Enflasyonu Düşürme Yasası'nı devreye soktu. Eşzamanlı olarak, şirket dünyasında Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim ilkeleri belirleyici önem kazandı.

Bu yöndeki son gelişmelerle OECD ve Almanya'dan (Tedarik Zinciri Yasası) sonra AB mevzuatında da şekillenmeye başlayan (Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Yönergesi - CSDDD) durum tespiti, çevrenin korunması ve başta zorunlu işçilik ve çocuk işçiliği olmak üzere insan hakları kriterlerine yönelik performansın raporlanmasına odaklanmaktadır. Bu konuda zaman kaybetmeden ilerleyerek durum tespiti standartlarına uyum sağlanması, Türk şirketler için de çok önemli bir ulusal ve uluslararası rekabet avantajı oluşturacaktır.

Avrupa Birliği tarafından Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Yönergesi kapsamında belirlenen standartlar, özel sektör kuruluşlarının ve bu kuruluşların ticari ortaklıklarının insan haklarına ve çevre koruma kriterlerine sıkı bir şekilde uymasını amaçlamaktadır. Yeni mevzuat Avrupa ile kurulacak tüm iş ilişkilerini, ticaret, hizmet, finansmana erişim; tedarik zincirleri, diğer ülkelerde iş fırsatları; şirketlerin marka değeri ve kârlılığı, etkilemektedir. Çünkü ilgili düzenleme, yalnızca Avrupalı firmaları değil, Avrupalı firmaların tedarikçisi olan üçüncü ülkelerdeki bir firmanın ürünlerini de ilgilendirmektedir. Başka bir ifadeyle düzenleme, nihai olarak tedarik süreçlerinin tamamının söz konusu standartlar çerçevesinde gerçekleştirilmesini öngörerek her firmanın tedarik ettiği ürünlerin menşeine bakılmaksızın bu standartlara uyum sağlaması gerektiğinin altını çizmektedir.

Türkiye, şüphesiz ki uluslararası değer zincirlerinin bir parçası olarak, OECD tarafından belirlenen durum tespiti standartları ve AB'nin yasal gereksinimleri tarafından etkileniyor. Öte yandan AB ile sürdürülmekte olan Gümrük Birliği, Türkiye'nin AB ile ekonomik ve ticari ilişkilerinde köşe taşı niteliğinde olmakla birlikte; Türk işletmelerinin Avrupa pazarlarına ve değer zincirlerine entegrasyonu için önemli derecede bir katkıda bulunmuştur.

Söz konusu etkinlik ile Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve ikiz dönüşüm süreçleriyle eşgüdümlü olarak, Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Yönergesinin Türk sanayicileri için vadettiği fırsatlar ve beraberinde getirdiği tehditler ele alınacaktır.

AVRUPA BİRLİĞİ MEVZUATINDA SON GELİŞMELER VE
ŞİRKETLER İÇİN YÜKÜMLÜLÜKLER VE FIRSATLAR

14:30 - 16:30             Panel

Moderatör:    Dr. Bahadır Kaleağası, Paris Bosphorus Enstitüsü Başkanı

o   Cecilia Thorn, Straife Brussels

o   Dr. Demir Murat Seyrek, Brüksel Üniversitesi/VUB ve Avrupa Politikalar Merkezi

o   Dr. Çiğdem Çımrın, Minerva BHR (Business and Human Rights) Kurucusu

o   Av. Cenk NARTER, LL.M., Narter&Partners Hukuk Bürosu Yönetici Ortağı

16:30 - 17:00              Soru - Cevap

Yer: İSO Odakule Binası Fazıl Zobu Meclis Salonu

İrtibat:

Erdem Tekçi
İstanbul Sanayi Odası AB ve Uluslararası İlişkiler Şubesi
etekci@iso.org.tr